Bu eserlerin sahibi büyük dedem Feyzi Kızılkeçili’nin (1868- 1946) ruhu şad, nasibi cennet, yattığı yer nur olsun inşallah…
Yıllarca ailenin en büyük erkek çocuğuna miras kalarak bugüne gelen, gazete kâğıtlarına sarmalanıp çekmecelerde saklanan, bu eserlerin ortaya çıkmış olmasından duyduğum mutluluk sonsuzdur. Okumaya âşık bir ömür geçiren Feyzi Bey’in Arapça ve Farsçayı aslından okuyacak derecede iyi bildiği, Rumcayı da orta derecede konuşabildiği anılarından ve yazdığı kitaplardan anlaşılıyor
Büyük dedemiz sayesinde anladım ki söz uçar, yazı kalır. Kalem ve kâğıdın varsa sesini yüz yıl sonrasına iletebilirsin. Bir insanı tanımak için onunla yüz yüze konuşmak, yakından görmek de gerekmez. Hiç tanımadığın, hikâyelerini dinlediğin ecdadını; yazdığı satırlarında samimi bir sevgi, hayranlık, vefa duygularıyla sevebilirsin. Söyledikleri, öğütleri, düşünceleri aklında yer eder; hiç susmayan ve fikrini aydınlatan bir sese dönüşür…
“En büyük erkek çocuğuna miras kalma” geleneğini bozarak defterleri benimle paylaşan ve bana büyük dedemizi yazılarından tanıma şansı tanıyan babam Mehmet Yılmaz Kızılkeçili’ye teşekkür ederim. Ellerindeki kaynakları benimle paylaştıkları için amcam Hüseyin Feyzi Kızılkeçili ve halam Fatma Aliye Nurol Türkoğlu’na, bana her zaman destek olan eşim Hüseyin Levent Tuğlacı’ya ve okuduklarımın heyecanını benimle paylaşan çocuklarım Serhat ve Serhan’a, annem Ayşe Makbule Kızılkeçili’ye, kardeşim Eren Kızılkeçili’ye teşekkür ederim.
Saliha Kızılkeçili Tuğlacı
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni